Yeniden Doğuş // 01 – 20 Şubat 2013 // Tuğrul VELİDEDEOĞLU // Galeri Soyut Ankara

Yeniden Doğuş 
01 – 20 Şubat 2013 
Tuğrul VELİDEDEOĞLU 
Galeri Soyut Ankara


Açılış: 01 Şubat Cuma Saat:18.00-20.00

1942 yılında doğdu. Sanat aşkı Çorum Lisesinde Hasan Sağlam’ın verdiği sevgiyle başladı. 1957 yılında lise karma sergisinde ilk resmi satıldı. Güzel Sanatlar eğitimi yerine, günün şartları nedeniyle Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. Kastamonu’da başlayan iş yaşamı Diyarbakır, Siirt, Urfa gibi Yurdun çeşitli yörelerinde devam etti. Bir dönem Karayolları Genel Müdürlüğü’nde Şube Müdürlüğü, Daire Başkanlığı görevlerini de yürüten Velidedeoğlu, 1984 yılından beri Eksen Proje ve İnşaat AŞ’nin ortağı ve yöneticilerindendir. Yeniden doğuşu 2007 yılında Ressam Mehmet Ali Doğan’dan aldığı sanat eğitimi ile başladı. Birçok karma sergiye katılan Velidedeoğlu, çalışmalarını Ankara’daki özel atölyesinde sürdürmektedir. 


Kişisel Sergiler: 
2012 Galeri Soyut / A – B Salonu – Ankara, 2012 Kültür Müdürlüğü – Çorum, 2010 G&G galerisi – Ankara 
…………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
He was born in 1942. His passion for Art had begun with love inspired by Hasan Sağlam at Çorum High School. His first picture was sold in a high school group exhibition in 1957. Rather than receiving an education in Fine Arts; he has graduated from Yıldız Technical University, Civil Engineering Department due to conditions of the time. His professional life started in Kastamonu and continued in various regions of the country like Diyarbakır, Siirt, Urfa etc. Tuğrul Velidedeoğlu, who served as Departmental Manager and Department Head for a period at the General Directorate of Highways, is one of the partners and directors of Eksen Proje ve İnşaat A.Ş. since 1984. His ‘Rebirth’ started through art education received from the artist Mehmet Ali Doğan in 2007. Velidedeoğlu had participated in many group exhibitions and continues his works in his private studio in Ankara. 
Personal Exhibitions: 
2012 Gallery Soyut / A – B Hall – Ankara, 2012 Culture Directorate – Çorum, 2010 G&G gallery – Ankara 
Galeri Soyut 
Yıldızevler Mah. Tagore Cad. Şehit Mustafa Doğan Sokak No: 82 / A Çankaya – 06550 / ANKARA Tel: ( 0312) 438 86 70 – Fax: (0312) 438 86 72 
Web: www.galerisoyut.com.tr 



VELİDEDEOĞLU VE SANATSAL ÇİZGİDE ÇIPLAK FİGÜR 
Kaya Özsezgin 

Bir dönemde alınan sanat eğitiminin, bütün yol kesici etkenlerin varlığına karşın yaşamın beklenmedik bir kesiminde yeniden baş vermesinin nedenleri, çoğu zaman toplumbilimsel verilerin ışığı altında bile açıklanması güç ve çapraşık bir olgudur. Şu ya da bu nedenle geriye itilen sanat tutkusunun bu kavrayıcı gücü, insandaki yenilmesi ya da alt edilmesi güç duyguların yeniden tezahürü müdür, yoksa sanatın kendine ve insana özgü yapılanmasının zamana karşı duran doğası için geçerli olabilecek bir ilkesi midir? 

Ne olursa olsun, yılların suskunluğuna meydan okuyan bir tutku olarak sanat, insanın içinde gizlenmiş olduğu yerden fışkırıp varlığını kanıtladığında yeteneğin sırrı da dışa vurulmuş oluyor. 

Bunun en son örneklerinden birine Tuğrul Velidedeoğlu tanıklık ediyor. Çorum lisesinde okuduğu 1950’li yıllarda çizdiği bir peyzaj, aynı okulun sıralarında gene o yıllarda okumuş olan Komet’in dar bir çevreden sıyrılıp kendini kanıtlama savaşına benzer bir çıkışın ışığını yakabilirdi belki. Ama öyle olmamış; yaşamın çizdiği yolda genç Velidedeoğlu inşaat mühendisliği dalına yönelmiş. Bu meslekte yıllar yılları kovalamış. Bugün Galeri Soyut’taki sergisine de isim olarak seçtiği “Yeniden doğuş”un bugün kendisi açısından ne anlama geldiğinin somut bir göstergesi yerine de geçen atılıma imza atarak mutlu “dönüş”ün somut göstergeleriyle çıkıyor karşımıza. Şimdi Ankara’daki atölyesini duvarında yer alan Çorum lisesinde çizdiği peyzajın bugün çok gerilerde kaldığını, inadına kanıtlamak istercesine çıplaklardan ve natürmortlardan oluşan sergisindeki yapıtlarıyla bizi şaşırtıyor. Sanata yeniden doğduğunun göstergesi olan bu resimler, 2007’de Mehmet Ali Doğan’dan aldığı derslerle uzunca bir aradan sonra hayata geçmiş oluyor. 

Ben onun özellikle canlı modelden çizdiği çıplaklarından söz etmek istiyorum. Velidedeoğlu, genellikle uyumlu çizgilere sahip modellerden çizilen bu tür resimlerin aksine, modellerin doğal beden yapılarını yansıtarak, kimi yerde de yerleşik kurala uyarak kadın güzelliğinin alışılmış uyumlu ritmini gözden uzak tutmaksızın “nü” geleneğine keskin bir dönüş yapıyor. Her iki türde ortak olan sanatsal kapasite, anatomik değerlere tanınan öncelikten kaynaklanmakta. Bu anlamda yanlışsız figür çizmek, kuşkusuz iyi kavranmış bir desen becerisi üzerine kuruludur. Velidedeoğlu’nun bu beceriyi, kapsamlı bir akademik eğitimden geçmiş sanatçıları kıskandıracak bir olgunluk düzeyinde kavramış olduğu belli oluyor. Söz konusu çıplaklık, salt bu beceri düzeyinde kalmış olsa o kadar da ilginç olmazdı. Oysa Velidedeoğlu, düz bir zemin üzerinde, çoğunlukla mekânsal göstergeler kullanmadan çizdiği çıplaklarında kavramsal çizgiye belli ölçülerde yaklaşmayı ihmal etmediği için klasik kökenli “modernist” bir tekniğe yeşil ışık yakmış oluyor. 
Natürmortlara gelince, bu gruba giren resimlerde doğa gerçekliğine gölge düşürmemeye özen gösterdiği için çıplaklardaki çizgiyi yakalamak gibi bir endişe taşımıyor. Böyle bir sapma, şimdilik resimlerin tümü için geçerli olabilecek bir yaklaşımdan çok, seçeneklerin denenme aşamasında olduğunu göstermektedir. Başka bir deyişle, çıplak figürde elde edilen sanatsal yorum tarzına aykırı düşmeyecek ve onunla örtüşecek bir konuma getirilmeyi bekliyor natürmortlar dizisi. Gene de bu diziyi oluşturan resimlerin, izleyicinin beğenisini karşılayıcı bir çizgi içermesi bakımından çıplaklara oranla alıcının tercihine yönelik işler olduğu kuşku götürmez. Çıplak figür aslında evrensel bir tema olsa da öyle bir resmi duvarına asmakta tereddüt edecek olanlara, Velidedeoğlu’nun çıplaklarının sıradan çıplaklar olmadığını belirtmekte yarar var. 



O Çılgın Genç, O Deli İhtiyar 
Prof. Nur Gökbulut 
Sanatın bazı alanları için, başlama dönemi, doğrudan doğruya başarıyı etkiler. Çünkü o alanı icra etmek için gereken yapabilme gücünü ve becerisini, fiziksel performansı, belirli yaşlarda 
kazanmak gerekir; o alanda bir sonuç ortaya konulabilmesi için bedensel yapının, örneğin parmakların yahut kasların, genetik olarak uygun özelliklere sahip olması; fiziksel gelişme 
süreci tamamlanmadan, o alanın gerektirdiği yapısal özelliklere ulaştırılması zorunludur. Sporun bazı alanlarında olduğu gibi… 
Bir alan için genç denilebilecek bir yaşta ortamdan çekilmeniz gerekirken, başka bir alanda rekorlar deneyebilirsiniz. Bazı alanlarda ise, biçimsel olarak uzak göründüğünüz zamanlarda 
bile, uygulamalarınız için enerji biriktirirsiniz. 
Her sanat alanı, her koşulda ve her dönemde başlamak için uygun değildir ama, kimsenin tekelinde olmayan sanatsal çabalara ilgi duymak, emek vermek, birikim oluşturmak ve üretmek; her sanat alanının, tüm sanat alanlarının vazgeçilmez süreçleridir. 
Oyuncağını başkalarına kaptırmak istemeyenler; ya da bir oyunu birlikte oynamanın; bir yolu düşe-kalka birlikte yürümenin hazzını tatmamış olanlar, güzelliklere birlikte bakmanın; 
yaşanılan, farkedilen, yaratılan güzellikleri, paylaşarak çoğaltıp büyüterek yüceltmenin hazzını tanımayanlar; doğal olarak, yarattıkları öznel ortamda başkalarını görmekten, başkalarının o alanda varlık göstermelerinden, başkalarının o alana girme çabalarından hoşnut olmazlar. Çünkü sanatın, her emeğe her çabaya, her özgür ruha, her estetik yansımaya vereceği bir cevap; herkese yetecek, çağlar boyunca tükenmemiş ve tükenmeyecek olan, sonsuz hazinesinin farkında değillerdir. 
İşte, o “Deli Genç”; yahut o “Çılgın İhtiyar”, Tuğrul Velidedeoğlu da, kişiliğiyle, ailesiyle, meslekî başarısıyla kendini kanıtlamış, sosyal ve ekonomik kazanımlarının keyfini süreceği bir 
dönemde; ertelediği, gecikmiş ya da geciktirilmiş olduğu; kendini resimle ifade etme yolunda cesaretini ortaya koyan, sanatın kendisine vereceği cevabı arayan Çılgın Genç’lerden…. İlgiyle başlayıp, sevgiyle ve emek vererek geldiği yere saygı duyuyoruz. 
Asıl olan, yaratma isteği, yaratma cesareti ve yaratma bilinci değil mi? 
Sanatsal ifadeyi beceriyle karıştıran, tekniği yaratıcılığın önünde tutan, kariyerini ve sanatsal çizgisini, sanatla geçirdiği yıllarla ölçen bir yaklaşımdan yana olmayanlar, Tuğrul Velidedeoğlu’nun figüratif ağırlıklı resimlerindeki, çoğunluğunu canlı modelden yararlanarak oluşturduğu portre ve nü çalışmalarındaki süreci, kişisel sergilerinde ve karma etkinliklerde izleyenler; tuvallerindeki disipline dayalı gözlemci özgürlüğün de farkındadırlar. 
Oyunu kurallarına göre oynama kararlılığındaki Tuğrul Velidedeoğlu’na, özgün yorumlarında başarılar diliyoruz.