Alpaslan UÇAR // 19 Mart – 12 Nisan 2013 // İzzet Baysal Kültür Merkezi

Alpaslan UÇAR

19 Mart – 12 Nisan 2013

A BÜ İzzet Baysal Kültür Merkezi Sanat Galerisi, Bolu
Açılıs / Kokteyl: 19 Mart 2013 Saat 16:00 – 18:30

Alpaslan UÇAR, 1971 yılında Çorum`da dogdu. 1989-1993 yılları arasında Gazi Üniversitesi  Eğitim Fakültesi Resim- s Bölümü’nde Lisansını tamamladı. 1993-1995 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nde Yüksek Lisans Programına devam etti. 1995-1998 yıllarında MEB’nın açmıs oldugu sınavı kazanarak, Master’s egitimi almak için devlet bursuyla, ABD New York eyaletine gönderildi ve Rochester Institute of Technology, School of Art & Design, Master of Fine Arts derecesini basarıyla tamamladı.


1998-2003 yılları arasında, A BÜ Egitim Fakültesi Güzel Sanatlar Egitimi Bölümü Resim- s Egitimi Anabilim Dalı’nda Arastırma Görevlisi olarak çalıstı. 2003 yılında Marmara Üniversitesi Atatürk Egitim Fakültesi Resim Bölümü’nde Doktora Egitimine basladı. 2005-2006 yılları arasında Accademia di Belle Arti, L’Aquila, talya`ya gönderilen sanatçı, 2007 yılında Doktora derecesini aldı. 2008 yılında A BÜ Egitim Fakültesi Resim Bölümü’nde Arastırma Görevlisi Dr. olarak çalısmaya baslayan Alpaslan UÇAR, aynı yıl Yardımcı Doçent Doktor unvanını aldı ve Turkish Cultural Foundation Post Doctoral Fellowship bursunu kazandı.
Su ana kadar toplam bes ödül kazanan Alpaslan UÇAR, yurtiçi ve yurtdısında yüz elliden fazla jürili yarısma ve karma sergiye katılmıstır. Amerika, talya, Çek Cumhuriyeti ve Portekiz’de kisisel ayakkabı tasarımı, resim ve heykel sergileri açan sanatçı; yurtdısında on bir, yurtiçinde yedi, toplam on sekiz kisisel sergi gerçeklestirmistir.
2009 yılında ‘Marquis Who’s Who’ tarafından alanında en iyi sanatçılardan biri seçilen Alpaslan UÇAR, 2010 yılında Doçent Dr. unvanını aldı. kinci Post Doktorasını, 2011 yılında Parsons, The New School, New York City, ABD’nde gerçeklestirdi. Halen Abant zzet Baysal Üniversitesi Egitim Fakültesi Resim- s Egitimi Anabilim Dalı Baskanı olan Doç. Dr. Alpaslan UÇAR ileri düzeyde ngilizce ve talyanca bilmektedir. Sanatçının eserleri yurtiçi ve yurtdısında pek çok özel koleksiyon ve sanat müzesinde yer almaktadır.
Sergide Alpaslan UÇAR’ın; 2003-2005 stanbul dönemine ait, Post modernist yarı resim, yarı heykeli andıran, tuval üzerine karısık teknik kullanarak yarattıgı, toplam 37 adet eser yer alıyor. lk kez ve toplu olarak, A BÜ 20. yıl etkinlikleri kapsamında, izzet Baysal Kültür Merkezi Sanat Galerisi’nde sanatseverlere sunulan bu yapıtlarda da Alpaslan UÇAR; yıllardır sabırla tasarladıgı haute couture/kisiye özel kadın ayakkabı tasarımlarını geçeklestirmek hayali ve amacıyla, ayakkabı temasını sanatın farklı disiplinlerinde sembolik ve siirsel bir tatla aktararak, onlara estetik birer ruh katmayı basarmıstır.
Farkında oldugu zengin ve ihtisamlı Türk kültürünü gururla yansıtan Alpaslan UÇAR, belirledigi öznel nesneleri ve tutkularını: söz gelimi; kadın ayakkabıları, kedisi Pudra, New York ve stanbul’a olan hayranlıgı, ısırılmıs kırmızı elmalar, muhtesem Anadolu kilimleri, bozuk paralar, kırık ayna parçaları, kumaslar, kürkler, danteller, çakıl tasları, mektup pulları ve sandalye imgelerini sıkça, samimi ve plastik bir dille harmanlayarak yansıtır. Resim, heykel, seramik, gravür ve dijital art gibi farklı disiplinlerde de gözlemlediğimiz Alpaslan UÇAR, her zaman ayakkabıyla çıkar karsımıza!
Sanatçı sergi kapsamında eserleriyle ilintili çalısmalarını kısaca söyle özetliyor:
Bazen bir masal insanı en güzel anlatan… Bazen bir öykü, bir resim, bir melodi, bir siir, bir bakıs. Kimi zaman da hos bir jest ya da bir dokunus. Ve bazen de ustaca tasarlanmıs topuklu, zarif bir kadın ayakkabısı. Benim bu sergide de anlattıklarım hiç degismediler aslında: Yine kadın ayakkabıları… 
2003-2005 yılları arasında istanbul’da yaptıgım islerimi bugün bu asamaya getirmek; benim için hem bir hayli zahmetli hem de tarifsiz bir mutluluk kaynagı oldu. Kaybettigim enerji ve yorucu yıllara aldırmadan, yıllardır sabırla hayalini kurdugum, ütopik görünen ayakkabı projemle ilintili, çözüm bulmak adına, ayakkabı temasını sanatın pek çok disiplininde kullanarak, hayalimi hep canlı tutmayı hedefledim ve basardım. Sonuçta bu güzel eserler ortaya çıktılar.
Kimi zaman mekan ve kosullar zorlayıp yıpratsa, moral bozsa da, yaratma asaması ve sürekliligin korunması; hepsinden de önemlisi; önyargıyla savasmam gerekiyordu.
Çünkü özünde sanat ve/veya sanatçının birincil hedefi; iletisim kurmak ve hayalleri yasatmaktır.
2007 yılından bu yana sıgınakta toz topragın, karanlıgın içerisinde, terk edilmis islerim aklıma geldiler bir gün.
Özlemistim onları çok… Üzerinde zaman harcamaga basladıkça, tekrar diyalog kurmaga basladım onlarla.
Hapsetmek zorunda kaldıgım için adeta samimi bir özür bu onlardan.
Tıpkı tozlu bir avizenin kristal taslarını temizler gibi, sabırla temizledim, onardım, revize ettim, tam yedi ay üzerlerinde çalıstım. ste simdi ilk günkü gibi ısıl ısıl karsınızdalar.
Aldanmayın sakın öyle cıvıl cıvıl göründüklerine. Çünkü yorgun ve biraz da hüzünlüler….tıpkı kurumus, unutulmus gözyasları gibi.