Water Spaces // 23 Kasım – 15 Aralık // Caty Banneville // galeriKent

Water Spaces
23 Kasım – 15 Aralık
Caty Banneville

galeriKent


Normandiya’lı sanatçı Caty Banneville’in sergisi ”Water Spaces”i 23 Kasım – 15 Aralık tarihleri arasında galeri Kent’te görebilirsiniz.

galeriKent Ahmet Fetgari sokak 32/3 Teşvikiye-İstanbul 
Telefon: 0212 225 6715 www.galerikent.com


Caty Banneville , 1952’de doğdu. Şu an Normandiya’da yaşamakta. Caen Güzel Sanatlar Akademisi’nde dokuma tekniğini öğreniyor. Sanat kariyerine dokumacılık ve tekstile şekil verme uğraşısıyla başladı. Markiz Adası’na yaptığı yolculuk O’nun için dönüm noktası oldu. O zamandan bu yana, kendini ressamlığa adadı.

“ Markiz Adası’nda geçirdiğim üç yıl boyunca, Polinezya’da dövmeler ve heykeltraşlık için sembol olarak kullanılan soyut işaretlerin şifrelerini çözdüm. Çin yazısında olduğu gibi, bu anlatım şekli insanın doğayla olan ilişkisinden doğan bir çeşit genel düşünce biçimi.
Fransa’ya döndüğümde, bu araştırmanın daha da derinlerine inmek ve doğanın tasvirinde olmayan fakat bende oluşturduğu heyecanın yeniden ortaya çıkışında etkili olan, iz bırakan dili bulmak istedim.
Örneğin, gezindiğiniz zaman neden başka bir yerde durmuyorsunuz da orada duruyorsunuz? Şu an ne düşünüyorsunuz? Gerçek ile düşünüzdeki hislerinizin yeri nedir?
Resimde aradığım; tualin yüzeyinde bu heyecanları yeniden yaşamak. Bununla birlikte, soyut tuallerde olduğu kadar çiçeklerin olduğu tuallerde de arzunun temelinde renk vardır. Içten gelen ve bilinçsiz bir içgüdüyle, beni tuale götüren renktir. Mevsimler gibi, renk de mahrem hayatın dönemlerini resim sayesinde ritme kavuşturur.
Her renk bir hayat prensibini taşır. Kırmızı ve mor için ilkbaharın başlangıcındaki fiziksel enerji gerekirken; sis mavisi için kışın sakinliğine geri dönmek gerekir. Işık, tuali oluşturur ve çocukluğun dünyasını yeniden keşfetmeyi sağlayan aralıkları aydınlatır.
Bu renk dönüşümlerini ritimlendirmek için çiçekleri resmediyorum; üzerinde zamanın aktığı tuallerimdeki boya kururken , yeni açmış veya çoktan açmış, anlık bir kıpıdayışı hatırlatan çiçekleri resmediyorum. Çiçeklerin portresini yapıyorum. Onları tasvir etmiyorum, toprağa düştüklerinde suyla taşmış tenlerini, açılmalarını sonra kapanmalarını ve solmalarını anlatıyorum.
Resme doğru atılmıyorum, gelmesini, beni almasını, şaşırtmasını bekliyorum; resim bir ayin benim için. Beni aşan, topraktan gelen gizemli güçlere ulaşma şekli… teknik adeta yutuluyor, sindiriliyor. Ihtiyaç duyulan tek şey, arzularım için gerekli olan araç-gereçler: çin fırçaları, süpürgeler, mürekkep ve boya maddelerinden oluşan karışımların süzüldüğü tencereler. Ve sonra en önemlisi tual, kumaş, kendi kadın hikayemde(geçmişimde) hassas malzemem: annemin tuhafiyeci, anneannemin terzi ve dedemin yorgancı olmasıydı.
Çamaşırcıların, kumaş boyacılarının, temizlikçilerin hareketlerini yeniden bulabilme duygusuyla sulandırılmış sıvıları, süzülmüş maddeleri, renkli suları karıştırıp deneyler yaptım. Benim istediğim; tuallerimin, baskıyla resim arasında bir yerlerde olmasıydı. Buluşunu yaptığım karışımlar –boya özleri, mürekkepler, bahçemden toplanmış renklerin baskıları- atölyemi çoğu zaman bir mutfağa dönüştürüyordu.
Aslında ben, günlerin özünü toplayan bir kadın ressamım. Atölyeden çıkınca, bahçeye gidiyorum…burası dinlenme yerim. Toprağın buğulu kokusu beni yeniliyor ve içimde ertesi gün için yeni hisler, heyecanlar uyandırıyor.”
Sophie Lucet